Meraba,
Şimdi
bir hayal kuralım. Uçsuz bucaksız bir bahçe ve bahçenin içinde bir köpek ve
köpek kulübesi olsun. Köpeğimiz hergün aynı saatte olmasa bile muhakkak
beslensin, karnı doysun. Kulübesi da standart bişey; sıcak bir yuvası olsun. Hatta
boynundaki tasmaya bağlı 1 kilometre uzunluğunda bir zinciri olsun ki rahat
rahat bu güzel bahçeyi gezebilsin fakat akşamları sıcak yuvasına dönsün.
Güzel
dimi?
Hiç
risk yok. Ama köpek hiç merak etmez mi bahçemizin zincirden sonrasımı? Eder.
Ama zincirden kurtulursa geri dönememekten korkar. Belki sonrasında aç kalacak,
köhne bir yaşam sürüp mutsuz olacak; belkide ihya olacak.
Merak
ve risk alamama korkusu ikileminde geçen yaşamlar, bir bunlara eklenen
etrafımızdaki sevdiklerimizin sorumlulukları ve bahanelerimiz; 1 kilometrelik
zincirlerimizin halkalarından sadece birkaçı. Mutsuz olacağı ihtimalini üzerine
kurulu hayaller, düşük mukavemetli temele inşaa edilen katlar gibi.
Oysa
hepimiz hayal kurarız alıp kafamızı gitmeyi uzaklara. Hepimiz inanmak isteriz,
bir yıllık stresimizi bir iki haftalık tatillerle geçeceğine. Yada bir ay
boyunca elde ettiğimiz gelirle sonraki ayı geçirebilmek için çalışsakta
bilmeyiz aslında ‘yaşamak sadece nefes almak değildir’ i.
Gidersek
dönebiliriz, endişelenmeyin. Asla 1 kilometre sonrasını hayal etmekten
vazgeçmeyin ve elbette o doğru zamanı azıcık dahi hissettiğiniz an kaçın,
koşarak kaçın. Sorumluluklarınızı tabiki unutmayın ama su akar yatağını bulur.
Yalnız başladığımız yaşam serüveninde yalnız yürüyüp yalnız sonlandıracağız
(eşlik edenlere el sallayıp). Dünyanın tüm zorlukları sizin omuzlarınızda
gibiyse bi silkelenin iyi gelir.
Gidersek dönebiliriz, hoşça kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder